Size dünyanın en iyi iştah açıcı şurubunun tarifini vereceğim. Üstelik bu iştah açıcı şurup tehlikeli mi, zararlı mı diye kaygılanmanıza da gerek yok. Hatta benim iştah açıcı şurup önerim için eczaneye yada doktora gitmenize bile gerekmiyor.
Haydi gelin başlayalım!
Dünyanın en işe yarayan, en etkili, en zararsız, faydaları saymakla bitmez bir iştah açıcı şurup arıyorsanız o şurubun adı, OYUN VE SEVGİDİR!
Lütfen hayal kırıklığına uğramadan yazının devamını okuyun. “Ben çocuğumu seviyorum, onunla oyun da oynuyorum. Ama yine de iştahsız” dediğinizi duyar gibiyim.
Lütfen yazıyı okumaya devam edin.
Size biraz çocuk beyninin çalışma şeklinden ve bu çalışma şeklinin çocuğun beslenme davranışı üzerine nasıl bir etki yarattığını anlatmak isterim.
BEYNİMİN İŞTAHI ÇOK AÇIK ANNE!
Çocuklar sağ beyinleriyle karar alır ve hareket ederler. Sağ beyin hem çocuklarda hem de yetişkinlerde duyguların yönetim alanıdır. Sağ beynimizle karar verdiğimizde bu kararlarımız duygularımızın sonucunda aldığımız kararlar olur. Çocukları hayatlarının ilk yıllarında hayata bağlayan da duygular ve bu duygulara karşılık çevrelerinden aldıkları yanıtlardır. Yeni doğduklarında duydukları korku, açlık, acı, kaygı her ne hissediyorlarsa ağlarlar ve çevrelerinden onları sakinleştirecek yada ihtiyaçlarını karşılayacak ilgi geldiğinde normalleşmeye, sakinleşmeye başlarlar.
İŞTAHTAN ÖNCE ALIŞMA İHTİYACI GELİR
Daha doğumdan itibaren etkili olan sağ beyin, beslenme üzerinde de keskin bir belirleyicidir. Çocuklar için beslenmek karmaşık ve çok fazla detayı yönetmek zorunda oldukları zorlu bir deneyim alanıdır. Ek gıdaya geçişten itibaren oturmak, otururken hissedilen karın ağrısı, gaz birikmesi vb. yeni hislerle mücadele etmek, yiyeceği ağızda tutmak, dil ve damakta oluşan hislerle mücadele etmek, doğru zamanda çiğnemek, yeterince çiğnemek, boğulmadan yutmak, beslenme sonrası oluşan hazım sorunlarının yarattığı fiziki zorluklarla mücadele etmek, (sertleşen kaka, midede sıkışan yiyecek ve gazlar, karın ağrısı vb) gibi çok sayıda süreç beslenme sırasında çocukları zorlar. Çocuklar zorlandıklarında duygusal tepkiler vermeye başlarlar. Yaşanan süreci hissettikleri duygularla anlamaya, anlamlandırmaya çalışırlar.
Bazen yaşanan duygular özellikle de fiziki huzursuzluklar (ağrı, gaz sıkışması vb.) az beslenmelerine, besinlerden kısa sürede uzaklaşmak istemelerine neden olur.
ÇOCUĞUM İŞTAHSIZ 2 KAŞIK YİYİP BIRAKIYOR DİYORSANIZ…
Bu az beslenme ihtiyacı bakım verenler tarafından ‘çocuğum iştahsız, az yiyor yeterince büyümeyecek’ kaygısıyla reddedilir ve çocuk daha fazla beslenmeye zorlanırsa işte orada kalıcı bir besin reddi ve her daim iştahsız çocukla mücadele başlar. Bakım verenler çocuğun beslenme sırasında çeşitli nedenlerle zorlayabileceğini, beslenmeye ara vermek istemesinin bir nedeni olabileceğini her zaman hatırlamalı ve şu cümleyi kendilerine sık sık söylemeli:
“ÇOCUĞUM KENDİ BEDENİNDE OLANLARI HİSSEDİYOR, BİLİYOR AMA BEN BİLEMİYORUM!”
EN İŞTAHSIZ ÇOCUK BİLE DOĞRU DUYGUYLA KARŞILANDIĞINDA YEMEK YER!
Çocuklar zamanla fiziki zorlanmalarla baş etmeyi öğrenirken, bedenleri de besinleri hazmetme konusunda daha iyi iş çıkarmaya başlar. Eğer zorlanma zamanlarında bakım verenler çocuğa koşulsuz bir sevgi ve saygı sunuyorsa. Ortamdaki duygu çocuğun duygularını ve hissettiklerini kabul eden bir nitelikteyse çocuklar beslenmeyi sürdürürler. Zamanla daha nitelikli ve çeşitli yemeye başlarlar.
Tersi durumda eğer bakım verenler çocuğun hali hazırda beslenme sırasında yaşadığı zorlanmayı, bağırma, öfkelenme, stres kontrolsüzlüğü, zorla besleme gibi duygulara karşılaşsa işler daha da kötüleşir. Yazının başında bahsettiğim sağ beyin çocuğa net bir şekilde şu sinyali verir: YEMEK HER GELİŞİNDE ANNEM DAHA DA KIZGIN VE BU BENİ KORKUTUYOR. DEMEK Kİ YEMEKLER KORKUTUCUDUR!
GELELİM EN İŞTAH AÇICI ŞURUBA
Eğer yukarıdaki gibi zorlu bir tablo yaşamaya başladıysanız. Şunu bilin ki sorun çocuğunuzun iştahında değil, ortamdaki duygulardadır. Satılan her iştah açıcı şurubu çocuğunuza verseniz de işler değişmeyecektir. Hatta yemek yemeyen çocukların büyük bir kısmı ilaç kullanmak konusunda da isteksiz ve zorunludurlar. Şurupları da zorlayarak, aynı kötü duygularla çocuğunuza verdiğinizde ‘daha iştahsız’ bir çocukla karşılaşmaya başlayacaksınız.
Çözüm için yapmanız gereken tek şey yemekler sırasında ve yemek dışı tüm zamanlarda çocuğunuzla aranızdaki sevgi ve iletişim bağını güçlendirmektir. Çocuklar bakım verenlerinden koşulsuz onay gördüklerinde çok daha cesur ve denemeye açık hale gelirler. Bugünden tezi yok. Bırakın yemeklerde yaşanan sorunları, bırakın çocuğunuzun lokmalarını saymayı. Onunla oyunlar oynayın, parklara, bahçelere çıkıp koşup oynayın, çocuğunuzun sevdiği şeyleri yapın, onu dinleyin, onun hoşlandığı ve zorlandığı şeyleri anlamaya çalışın. Varsın bir gün de yorulduğunuz, zamanınız kalmadı diye sadece makarna yiyin. Ama o makarnayı öyle mutlu, öyle keyifli bir aile öğünü haline getirin ki çocuğunuz her makarnayı gördüğünde o anların keyfini hatırlasın.
Birlikte mutfağa girin. Varsın ortalık batsın, varsın çocuğunuzun eli yüzü kirlensin. Bırakın. Bakın zamanla mutfakta geçirilen o keyifli vakitler nasıl birer iştah açıcı şuruba dönüşecek. Siz bile yaşanan değişime inanamayacaksınız. Siz de gülün. Güldürün. Çocuğunuz hayatı daha yeni öğreniyor. Belki siz de hayatınızda ilk kez bir çocuk nasıl yetişir onu deneyimliyorsunuz. Kendinizi ve yavrunuza zaman tanıyın.
Unutmayın!
Dünyanın en iyi iştah açıcı şurubu mutlu bir gülümse, sevgi dolu bir yuvadır. Gülen, kahkaha atan çocuğun başaramayacağı, öğrenemeyeceği hiç bir şey, deneyemeyeceği hiçbir yiyecek yoktur.